Barınyurt Huzurevi ve Yaşlı Bakım Merkezi

Asırlık Çınar BARINYURT - OR YOM

Musevi dininin temel öğretilerinden biri de yardımseverliktir...

Tevrat'ın Yeşaya bölümü (58:6,7,8,9)

 

Edirne'de Matan Baseter

Ülkemizde bu adı taşıyan bir kuruma, elimizdeki verilere göre, ilk olarak Edirne’de rastlanmaktadır. 1917 öncesinde Balkan Savaşlarında şehit düşen veya zarar gören Yahudi askerlerin ailelerine yardım amacıyla kurulan bu teşkilat ilk gününden itibaren toplumun yakın ilgisini çekti ve kısa zamanda gerçekleştirdiği faaliyetleriyle Edirne Yahudilerinin itimadını ve sevgisini kazanarak gelişti. Matan Baseter mensupları, “gizli fakirlik” olarak ifade edilen, bir zamanlar varlıklı iken kendi iradeleri dışında ekonomik veya sosyal sebeplerle aniden muhtaç duruma düşen, ancak yardım istemesini bilmeyen veya kendine kondurmayan kişi ve aileleri arayıp buluyor, onlara nazikçe yaklaşıyordu. Yurt içindekilerin olduğu gibi yurt dışına yerleşmiş eski hemşerilerinin de katkısıyla sağlanan zorunlu ihtiyaç paketleri ve yakacak dağıtılıyor, öğrencilere giyecek ve ayakkabı yardımı yapılıyor, ihtiyaç sahipleri teselli edilmeye ve acıları bir nebze de olsa dindirilmeye çalışılıyordu. Tüm bu yardım faaliyetlerinde ana ilke, alanı rencide etmeyecek ve verenle karşı karşıya getirmeyecek gizlilikti. İkinci Dünya Savaşı’nın acı dolu günlerinde, Edirne Matan Baseter’i, kısıtlı olanaklarına rağmen faaliyetini sürdürmeyi başardı.

 

İstanbul'da Matan Baseter...

İstanbul’da Matan Baseter, Edirne’den gelip kentimize yerleşenler tarafından yaklaşık 1928 yılında kuruldu ve kısıtlı olanaklarla faaliyet göstermeye çalıştı. Galata’da yardım bekleyen aile sayısı 19. yüzyılın sonlarında 243 iken 1940’lı yıllarda, bölgenin artan nüfusu ve İkinci Dünya Savaşı’nın ekonomik etkisiyle de yaklaşık 1230’a yükselmişti. O yıllarda kentin en büyük cemaatini teşkil eden ve dolayısıyla da en fazla sayıda fakiri barındıran Galata, Beyoğlu, Kasımpaşa, Şişli, (GBKŞ) ilçeleri idi. Çözümün “Hahambaşılık himayesinde kurulacak ve kendi kaynaklarını kendi yaratacak özerk bir kurum bir Hayır Komitesi kurulması” gerekli olduğu düşünülmekteydi. GBKŞ Cemaati Mütevelliliği, Ağustos 1943’de, Bikur Holim faaliyetine destek olacak, fakir hastalara ücretsiz tıbbi hizmet ve ilaç verebilecek, devamlı olarak bir doktor ve bir hastabakıcının hazır bulundurulacağı bir dispanser kurulmasını öngörüyordu.

1945 yılının son aylarında, GBKŞ Cemaati bütçesinden geniş bir kaynak tahsisi yapılarak fakirlere, hastalara ve işsizlere yardım amacıyla Matan Baseter Hayır Komisyonu’nun oluşturulmasıyla, ihtiyaç sahipleri maddi durumlarına göre iki kategoriye ayrılıp kaydediliyor, böylece yapılacak yardımlar standartlaştırılarak düzensizliğin önleneceği düşünülüyordu.

1946 yılı başında, GBKŞ Cemaati yöneticileri, “bu isim altında yapılacak tüm bağışların eksiksiz olarak yalnızca saklı gözyaşlarını dindirmek amacıyla kullanılacağını” açıklıyor, Hahambaşılık da düşkün ailelere gizli yardım işlevine eskiden olduğu gibi yeniden başlandığını bildiriyordu. Toplum yardımlaşmayı memnuniyetle karşılıyor, ve bağışlarını esirgemeyerek ilgisini ispatlıyordu.

Matan Baseter, 25 Ocak 1948 tarihinde kuruluşunun 20. yılını Büyük Hendek sokağında, daha sonra Neve Şalom Sinagogu olarak inşa edilip hizmete girecek mahalde bulunan Musevi Birinci Karma İlkokulu binasında görkemli bir şekilde kutladı. Toplumda “Düşkünlere Yardım Kolu” olarak anılmaya başlayan Matan Baseter’in kendi tanıtımını yaygınlaştırmak amacıyla düzenlediği birçok sanatsal faaliyetler gerçekleştirdi.

1949 yılı başında, GBKŞ Cemaatinin mülkiyetinde olup, ancak yıllardır harap bir şekilde bulunan Büyük Hendek Caddesi 61 numaralı bina, cemaat yönetiminin ve sinagog idaresinin gayretleriyle toplanan bağışlarla oluşturulan fon sayesinde tamir edildi. Yaklaşık 25.000 lira harcanarak gerçekleşen düzenleme sonunda GBKŞ cemaatinin değişik binalara dağılmış faaliyetlerini aynı çatı altında toplanmış ve bir dispanser tesisi için gerekli alan da sağlanmış olumuştu.

Matan Baseter – Bikur Holim (1949-1978)

1949 yılı Pesah Bayramının ilk günü sinagoglarda okunan bir bildiriyle, amaçları birbirini tamamlayan Matan Baseter ve Bikur Holim komisyonlarının birleştirildiği duyuruldu. Komisyon 19494da poliklinik açma kararı aldı. 30 Ekim 1949, Matan Baseter - Bikur Holim tarihinde anlamlı bir gün olarak kayda geçti. Yenilenerek düzenlenmiş cemaat merkez binasında tesis edilen Polikliniğin hizmete girmesi münasebetiyle çiçeklerle süslenmiş Kenesset İsrael Sinagogunda (Kal de Apollon) anlamlı bir tören düzenlendi.

7 Şubat 1950 Salı günü Büyük Hendek Caddesinde yine bir tarihi gün yaşandı. Bikur Holim lokalinin Halk Dispanseri adı altında resmi açılış töreni Vali ve Belediye Başkanı Ord. Prof. Fahrettin Kerim Gökay, Beyoğlu Kaymakamı, Sağlık Müdürü Dr. Faik Yargıç, Emniyet Müdürü Cemal Göktan huzurunda yapıldı.

Reorganizasyon (1978)

Başlangıçta, özellikle Galata Beyoğlu yöresinde yardıma muhtaç kişi ve ailelerin müracaatı üzerine kendilerine para, doktor ve ilaç yardımı yapan kurum 1978 de, gerek maddi bakımdan gerekse çalışma sistem ve yöntemleri açısından, toplumun değişen koşul ve ihtiyaçlarının çok gerisinde kalmıştı. Bu şartlar altında yönetim bir değişim geçirmek durumunda kalmıştı. İlk iş olarak, o güne kadar kişisel gayretleriyle fakir ve hastaların yardımına koşan, maddi ihtiyaçlarının yanı sıra kendilerine moral ve destek aşılayan yardımsever fedakâr bir kadınlar grubu oluşturularak çalışmalarına başladı.

Bir taraftan kronik ihtiyaç sahiplerine yardımı yeni esaslara ve yöntemlere bağlamak, diğer taraftan tekrar hortlayan gizli sefalet ile mücadele etmek gerekiyordu. Çoğu kez yardım talep etmesini bilmeyen veya kendilerine yakıştırmayan güngörmüş aileler veya kişiler ekonomik koşulların sonucu ihtiyaçlı sınırına girmişti. Bu gibilerini bulmak, isimlerini açıklamadan tam bir ketumiyet içinde kendilerine yardım elini uzatmak önceliklerimiz arasındaydı.

Erkek gönüllülerin de katılımıyla kurulan, Matan Baseter-Bikur Holim Hayır Komisyonu, toplumun gereksinmeleri paralelinde bir yapılanma reformu sonucu yepyeni bir ekip ve faaliyet vizyonu ile çalışmaya başladı. Slogan açık ve basitti: “kardeşlik havası içinde adil, acil ve etkin yardım”.

İstanbul'da Matan Baseter...

1978’de başlayan yeni dönemde (sihirli melekler) de denilen hanımlar grubu çeşitli faaliyetlerin değişik boyutlarında yer alıyor, en ufak bir ipucunu dahil dikkate alarak ihtiyaç sahibi kişileri saptıyor, durumlarını en ince teferuatın kadar tespit ediyordu.

Yeni dönemde, geleneksel para yardımı ile yetinilmiyor, ihtiyaç sahiplerine aylık gıda paketleri da veriliyordu. Her ay 300’ü aşkın aile veya kişiye, süt, yağ, peynir, yumurta, makarna, pirinc, şeker, deterjan ve kişi başına yarım kilo et olarak paket dağıtılıyordu. Pesah, Roş Aşana, Kipur ve Sukot gibi dini günlerinde de bayramın anlamına ve geleneklerine göre yeni maddeler ekleniyordu.

Hastane ve bakım hizmetleri de buna paralel yürütülüyor, hastaların Halk Dispanserinde, yetmediği zaman da Or Ahayim Hastanesinde, gerektiğinde özel doktor ve uzmanlarda bakım ve tedavileri sağlanıyor, ilaçları temin ediliyordu. Bayram dini günleri arifesinde ek bir maddi katkı ve tatlı gibi gıdaların yanı sıra çamaşır, havlu, çarşaf, kolonya dağıtımı da gerçekleştiriliyordu.

Bu çalışmaların yanı sıra gönül dostu “sihirli melekler” sorumlu oldukları kişi veya aileleri düzenli olarak ziyaret ediyor, maddi gereksinmelerinin yanında ailevi sorunlarına da çözüm bulmaya çalışıyor, çocuklarının dersleri veya evlenme çağındaki kızların drahoma ve çeyizleriyle ilgileniyor, ailelere moral güç aşılıyordu.

Yeni dönemde yetim veya öksüz sayısının azalmış olmasından dolayı bu çocukları bir yurtta barındırma yerine, bakım masraflarını ödemek suretiyle, çocuk yetiştirmeye uygun bazı ihtiyaç sahibi ailelerin yanına yerleştirilmesi çalışmalarına başlanıyordu.

Bu dönem süresince de, artık iyice yerleşen rutin idari ve mali çalışmaların yanı sıra toplumun bir başka sorununa el atılıyordu: Kaparot. Musevilikte oldukça önem verilen bir gelenek olan kapara kesimi, kusurların bağışlanması dileğiyle özellikle Kipur günü arifesinde yapılan bir sunu olup genelde horoz ve tavuk kurban edilmesi şeklindedir. O güne kadar düzensiz ve kontrolsüz bir şekilde devam eden bu kesim ve dağıtımı bir esasa bağlamak amacıyla Sütlüce’de bir kesimhane ile anlaşmaya varıldı ve düzenlenen bir takvim çerçevesinde, bir şohet tarafından kesim başladı. Kurban edilen tavuklar israfa meydan verilmeden ve en acil şekilde muhtaç ailelere dağıtılmaya başlandı.

Matan Baseter Bikur Holim’in yardımları, Merkez diye anılan Şişhane ve çevresi dışında Hasköy, Balat, Ortaköy ve Kuzguncuk semtlerini de kapsıyordu. Bu dönemde de yardım talebinde bulunanların maddi durumlarının sağlıklı tahkiki için, ailenin nüfus sayısı, çalışanlarla çalışabileceklerin durumu, hastalık ve sakatlık durumları, kira ve evin yaşam koşulları inceleniyor, diğer yardım kuruluşları ile koordinasyon yöntemleri geliştiriliyordu.

1978’de başlayan Matan Baseter’in reorganizasyonu çalışmalarından beri yedi yılı aşkın bir zaman geçmişti. “ihtiyaç sahiplerinin hamisi” kadınların, tükenmez enerjileri ve yeni katılanların ivmesiyle yorulmadan bugüne gelinmişti. Ne var ki zamanla gereksinmeler de değişiyordu. Yönetimin karşılaştığı sayısız sorunun başında konut problemi geliyordu. İş muhitine dönüşen mahallelerde kiralar ödenemeyecek bir seviyeye yükselmişti. Ne yapılabilirdi? Cemaatin kullanılmayan eski bir binası, restore edilerek bir iki katının evsizlere tahsis edilmesi fikri komisyonda tartışıldı. Hahambaşılık yönetiminin desteğiyle bu görüş ağırlık kazandı. Eski 2, Karma Musevi İlkokulu binası tetkik edilerek olurlar olmazlar değerlendirildi ve gereğinin yapılması için yeşil ışık yakıldı ve bir teknik heyet fikri projelendirmeye koyuldu.

Sağlanabilen mali imkânlarla bir buçuk yıl içinde tamamlanabilen ilk bölümünde, yani giriş katının altındaki iki katın her birinde, ikişer kişilik, iki kapılı dolabı, ikişer çekmeceli iki yatakları, gece masası ve mini buzdolabı ile donanmış, yedişer, toplam 14 odası mevcuttu. Bu katlarda ayrıca geniş bir oturma odası, ferah ve pırıl pırıl bir yemek odası ile banyo-tuvalet de bulunuyor, en alt kat bir yaz bahçesine açılıyordu. Bir hayal gerçekleştirilmişti. Bina, II. Karma-Barınyurt adıyla 1 Aralık 1991 Pazar sabahı duygusal bir törenle hizmete açıldı. Barınacak yeri olmayan 11 ‘pansiyoner’ buraya yerleştirildi.

Gönüllü hanımlar alış-verişi yapıyor, yemekleri pişiriyor ve sunuyor, sıcak bir aile ortamında hep beraber yemek yeniyordu. Gönüllü hanımların “bir tencere” ile başladıkları bu ‘yemek pişirme serüveni’nin” kapsamı ileriki yıllarda genişleyerek, övgüsü her gün artan, deyim caizse bir ‘uluslararası profesyonel catering” çalışmasına dönüşeceğini o gün kim tahmin edebilirdi ki? 1993 yılında 30 kadar kişiyi barındırabilen, ancak “yakın bir gelecekte üst katların da inşaatı bitince 60-65 kişiyi barındırabilecekti. Barınyurt’un 2. kuruluş yıldönümü kutlaması 16 Ocak 1994 Pazar sabahına rastladı. Barınyurt’un, altı katının tamamına ulaşan asansörü, tam teşekküllü mutfağı, tamamlanmakta olan son üç kattan hazır olan birinin hizmete sokulması bu anlamlı günde hizmete girdi. Matan Baseter Yardım Kolu’nun mutat faaliyetlerini ve Barınyurt binasını tamamlama çalışmalarını üç yıl boyunca büyük özveri ve heyecanla sürdürülmüştür.

1995 yılında Pansiyoner sayısının artması karşısında Barınyurt’ta yeni lojistik gereksinmeleri baş göstermişti. Bu cümleden, geniş ve modern bir mutfak projesi çalışmalarına başlanması 6 Şubat 1995 günü kararlaştırılıyor ve sağlanan yeni bağışlarla projenin tahakkukuna geçiliyordu.

Bu arada Barınyurt binasının yanındaki arsada bir ek inşaat yapılması önerisi de tartışmaya açılıyordu. Hayırseverliği toplumsal dayanışma sanatı haline getirmeyi ilke edinmiş olan Matan Baseter hizmet alanını genişletirken, Boğaziçini, Anadolu yakasını ve tarihi yarımadayı kapsayan nefes kesen bir panoraması olan üst katına bir kapalı teras inşa edilmesi fikri görüşülmeye başlandı.

16 Mart 1995 günü Matan Baseter’de bir ilk yaşandı. Purim Bayramı, bir mini program ve ikramlarla Barınyurt pansiyonerleri ile beraber topluca kutlandı. Yönetim ve misafirlerle beraber yaşanan bu kutlamayı daha birçok ilkler izledi. Nisan 1995’de, yurtdışından gelen misafirler ve turistlerle beraber bir Pesah kutlaması, ve onu takiben Şavuot, Roş Aşana ve Sukot kutlamaları da birer ilk oldu. Aynı şekilde Hanuka ve Tu Bişvat da değişik zengin mini programlarla kutlanıyor ve bu yöntem ananeleşiyordu. Ayrıca, pansiyonerler, havaların müsait olduğu günlerde, kiralanan otobüslerle veya gönüllülerin özel arabaları ile öğle yemeklerine götürülüyor, her ay Boğaz’da düzenlenen balık gününde ağırlanıyordu.

Barınyurt sakinlerinin konforu ve güvencesi için iyileştirmeler devam ediyordu. Dönüşümlü iki hemşire ile gece ve gündüz bakım sağlanıyor, ayrıca doktorlar haftada iki kez gelerek pansiyonerleri muayene ediyor, her birinin durumu sağlık kartoteksleri ile gözlem altında tutuluyor, diyabetik olanlar için özel menü hazırlanıyordu.

Profesyonel aşçı istihdamı önerisi, ilk önce pahalı olacağı endişesiyle sıcak karşılanmadıysa da ileriki toplantılarda gündeme alınacaktı. Bu dönemde, bayramlarda bağışseverlere, üzerlerine mini bir gümüş hediye iliştirilmiş birer tebrik kartı yollama uygulamasını da başlattı.

15 Şubat 1998 günü Tu Bişvat Bayramını vesile bilerek Barınyurt pansiyonerleri için müzikli bir gün düzenlendi. Başkanın günün anlamını özetleyen konuşmasından sonra Barınyurt bahçesine ilk kez kayısı ve şeftali fidanları dikilerek ‘ağaç dikme bayramı’ olarak bilinen bu günün geleneği yaşatıldı.

O güne kadar Matan Baseter-Bikur Holim olarak anılan kurumun adını, 1998 yılında, Matan Baseter - Barınyurt olarak değiştirildi. Özveriyle çalışan gönüllü hanımlar “barınyıldız” olarak adlandırdı.

Barınyurt sakinlerinin ibadet gereksinmesini karşılayabilmek amacıyla, Bir İbadet Odası 15 Kasım 1998 Pazar günü törenle ibadete açıldı. Diğer taraftan, Barınyurt pansiyonerlerinin güncel hayattan kopmamalarını sağlamak üzere Şubat 2000 de terapi çalışmalarına yeni bir ivme kazandırılıyor, el becerisi ve tinsel terapi seanslarına katılan pansiyonerlere örgü, boya, kumaş ve düğmelerle bir şeyler yaratma şeklinde çalışmalar yaptırılıyor ve ürünleri ziyaretçilere sergileniyordu.

2000 yılının Ekim ayında bir “Kardeş Aile Kampanyası” başlattı. Bu kampanyaya katılmak isteyen kişinin “kardeş” olarak kabul edeceği bir ihtiyaçlı aile’nin tüm aylık veya yıllık gereksinmelerini (gıda, giyim, sağlık vs) karşılaması idi.

Yine bu dönemde ‘Barınyıldızlar’ mutfağa girer, pansiyonerlerin ve varsa bir davetin yemeklerini kendileri hazırlardı. Hatta bir aralık, profesyonel aşçı alıp almama hususu bile yönetim toplantılarında tartışma konusu olmuştu. Kuruma gelir getirebilecek çalışmaların başında ‘catering’ düşüncesini ortaya attı ve bazı denemeler yapılmasını sağladı. Bu arada, kurumun kaşer mutfağı, bağışseverlerin desteğiyle oluşturuluyordu.

Barınyurt binasının üst katına bir kapalı-teras dinlenme salonu yaptırtma hayali değişik maddi ve hukuki sorunlar dolayısıyla ancak 25 Ekim 2000 Çarşamba akşamı düzenlenen samimi bir törenle hizmete açılabildi. 2000 yılı Kasım ayında Türk Musevi Cemaati ilk kez bir iftar yemeği düzenledi. Dinler arası diyalog ve ahenk konsepti içinde, cemaat kurumlarının ağırlıkta bulunduğu Beyoğlu ilçesi yöneticilerinin özellikle davet edildiği bu iftar yemeği Barınyurt’un bir ay kadar önce hizmete giren teras katında yer aldı.

Hastanelerde çiçek kabul edilmemesini fırsat bilen yönetim, yeni doğum yapan annelere çiçek yerine “Hoş geldin Bebek” sloganı altında bir hediye gönderilmesi fikrini benimsedi ve geliştirdi. Gelir temini için bir diğer uygulama da, hediye paketleri idi. Giysi Paketi, Bayram Özel Gıda Paketi veya Aylık Gıda Paketi seçeneklerinden biri bağışlanarak akraba ve dostlar adına anlamlı bir jest yapılabiliyordu.

Barınyurt, 3 Eylül 2004 tarihinde, “Neve Şalom Musevi Sinagogu Vakfı Barınyurt Huzurevi” olarak ruhsatına kavuştu. Ancak bu arada binanın fiziki gereksinmeleri de dikkate alınarak, pansiyonerlerin yaşam standartlarını yükseltmek amacıyla birinci ve ikinci kattaki odalar yeniden yapılanıyor, banyolar ve su tesisatı mordernleştiriliyor, katlara neredeyse yeni bir kimlik kazandırılıyordu.

Bir “kurumsal kimlik yaratmanın gereksinmesine inanılıyor, hitap edilen kitleye kurumu, amacını ve hedefleri ile icraatını tanıtma, sürdürdüğü hizmetler konusunda toplumu bilgilendirme” gereksinmesi üzerinde hassasiyetle duruyordu. Bu amaçla halkla ilişkiler bölümü kuruluyor, idari yapı profesyonel elemanlarla güçlendiriliyordu. Bir Sosyal Hizmetler Uzmanı istihdam edilerek Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü ile yoğun ve yakın ilişkiler tesis ediliyordu. Nitekim bütün bu gayretler semerisini veriyor ve Barınyurt, Sosyal Hizmetler Müdürlüğü’nün bir toplantısında İstanbul’da 60 huzurevi arasında “örnek huzurevi” olarak gösteriliyordu.

Sağlık durumları Barınyurt’ta barınmalarına uygun olmadığından Balat Or-Ahayim ve Balıklı Rum Hastanelerinde yatan zihinsel ve fiziksel özürlü dindaşlarımızın bir arada toplanabilmesini öngören, İda Kohen binasının bir “özürlüler ve rehabilitasyon merkezi” haline dönüştürülmesi önerisi yeni yönetim gündeminin ana maddelerinden birini oluşturuyordu. Yapılan girişimler sonunda, Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü ve Çocuk Esirgeme Kurumu’nun da desteğiyle gerekli ruhsat alınıyor, katları kadın, erkek ve geriatri olarak ayrılan binada 43 yataklık bir imkân doğuyordu. Bir taraftan, yönetmenliğe göre gerekli olan psikiyatr doktor, psikolog ve her on kişiye bir hemşire olmak üzere personel temin edilir ve idari odalar düzenlenirken diğer taraftan yataklar hastane yatakları olarak değiştiriliyor, bir kaza olasılığına karşın pencereler ferforje parmaklıklarla takviye ediliyordu. Diğer taraftan, gittikçe zorlaşan ekonomik şartlar paralelinde kurumun destek verdiği ailelerin sayısı da artıyor, özellikle işin içine sağlık sorunları girdiğinde durum daha da ciddileşiyordu. Her ay yaklaşık 200 aileye, aylık gıda ihtiyacı karşılamaya yönelik 18 ürünün bulunduğu gıda paketi gönderilmeye aksaksız devam ediliyor, ayrıca her tür giysi, mobilya, beyaz eşya bağışları da kabul edilerek ihtiyaç sahiplerine dağıtılıyordu. Evlenecek olan ihtiyaçlı genç kızlara, öteden beri olduğu gibi, mevcut çeyiz fonundan katkıda bulunuluyor, gelinlik ve beyaz eşya da Fondan karşılanıyordu.

Aralık 2003’de kurulan ‘Barınyurt Huzurevi İktisadi İşletmesi’, cemaat kurumları bünyesinde olduğu kadar evlerde yapılan kutlamalara da hizmet vermeye devam ediyor, La Casa de Barınyurt markası altında ürün ve servis memnuniyeti dalga dalga yayılıyordu. Bu başarı karşısında, marketlerde satılmak üzere kaşer ürünler hazırlanması fikri gelişti. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığının izni ve Hahambaşılık Kaşerut Belgesi sağlanarak hazırlanmış, donmuş on adet ürün belirli satış noktalarında aynı fiyata satılmaya başlandı. Mini Tart (sebzeli, ıspanaklı, patlıcanlı), Çikolatalı tart (büyük- orta), Ispanaklı Gül Böreği, Ispanaklı Ravyoli, Peynirli Su böreği (büyük-küçük), Çin Böreği, Soyalı Kıymalı İçli Köfte, Soya Kıymalı Lazanya, her birinin üzerinde nasıl hazırlanacağı yazılı yanmaz kutularda satışa sunuldu. Yahudi ailelerin yoğunlukla yaşadığı yörelerdeki marketlerde satın alınabilen bu ürünlerin kutularının özelliği, yanmaz oluşları ve açıldıktan sonra fırınlanabilmesi idi.

Barınyurt Huzurevi İktisadi İşletmesi’nin Türk Hava Yolları’nın ikram servisi olan Turkish Do-Co Catering108 nezdinde, isteyen yolculara kaşer ikram servisi sunulması hususunda başlatılan görüşmeler bu dönemin flaş girişimlerinden biri olarak gündemde yer aldı.Bir buçuk yılı aşan müzakereler sonunda, Türk Hava Yolları başta olmak üzere Star Alliance’ın İstanbul çıkışlı uçuşlarında taze, dondurulmamış, kaşer yemek sunumu hususunda nihai mutabakata varıldı, Ağustos 2009’da başlayan kaşer ikram hizmeti bu gün 50 kente uçuşları kapsamaktadır. Söz konusu ikram servisi çağdaş ve sağlıklı bir ortamda hazırlandığı gibi Türkiye Hahambaşılığı’nın ve dünyanın sayılı kaşerut sertifikası veren kuruluşlarından OK’nin onay belgesini taşıyan beş menüden oluşmaktadır.

La Casa Catering artık, düğün, nişan, Bar Mitzva, Bat Mitzva, Brit Mila, Vijola ve benzeri vesilelerle düzenlenen davetlerde, Yeniköy Tiferet İsrael, Kemerburgaz Şar Aşamayim ve Caddebostan Bet-El Sinagoglarında seuda ve limud yemekleri, iş toplantıları, mağaza ve sergi açılışları, kır yemekleri gibi organizasyonlarda göze ve damağa hitap eden kusursuz kaşer ikramları ile aranan bir kurum haline geliyor, iftar yemekleri düzenleme ve işyerlerine de kaşer öğle yemeği sağlama konusunda söz sahibi oluyordu.

Azınlık Cemaat Vakıfları’nın 28 Ağustos 2011 Pazar günü İstanbul Arkeoloji Müzesi bahçesinde düzenledikleri ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Hahambaşı İsak Haleva, Fener Rum Patriği Bartholomeos, Süryani Cemaati Başkanı Kenan Altunışık, Türk Musevi Cemaati Başkanı Sami Herman, Surp Pirgiç Ermeni Hastanesi Vakfı Başkanı Bedros Şirinoğlu, Ermeni Patrik Vekili Episkopos Aram Ateşyan, Süryani Ortodoks Ruhani Lideri Yusuf Çetin ve cemaat temsilcilerinden oluşan 750’ye yakın davetlinin katıldığı İftar Yemeği de La Casa Catering tarafından başarıyla gerçekleştirildi.

Kaşer bir restoran gereksinmesini göz önünde tutan La Casa, Kasım 2011 de, Şişli’de Bet Yakov Sinagogu’nun arka sokağında, çok uygun fiyatlarla hizmet veren ve Pazar günleri de açık olan bir restoran açtı.

2012 yılının Ocak ayında, Barınyurt’un geriatri bölümü kapanıyor ve mevcut 12 hasta, Hahambaşılık tarafından düzenlenen bir sağlık programı çerçevesinde Balıklı Rum Hastanesi’nde öngörülen özel kısma naklediliyordu.

Terapist Dicle Doğan yönetiminde devam eden çalışmalar sonucunda pansiyonerler tarafından hazırlanan performans 2010 yılı Yahudi Kültürü Avrupa Günü kalabalık bir izleyici grubuna sunuluyor ve büyük takdir topluyordu.

Son Söz...

Temeli 1917 öncesinde Edirne'de atılan ve 1928'den beri İstanbul'da faaliyet gösteren Matan Baseter-Barınyurt fakirlere, düşkünlere, evsizlere, hastalar, ihtiyaç sahiplerine destek ve yardım için çalışmalarını sürdürmektedir.

Fakir hastalara yapılan yardımlar, hastane ve ilaç giderleri Fakir Hastalara Yardım ve Kimsesizleri Barındırma Derneği bünyesinde şekillenmektedir. Bu derneğin girdileri çeşitli kuruluş ve kişilerden sağlanan bağışlarla karşılanabilmektedir.

Barınyurt Huzurevi doğrudan Neve Şalom Musevi Siangogu Vakfına bağlıdır. 2003 Yılında kurulan Barınyurt Huzur Evi Yardım Derneği'ne yapılan bağışlar ile söz konusu derneğin 8 Aralık 2003 tarihinde faaliyete başlayan La Casa de Barınyurt İktisadi İşletmesinden sağladığı gelir Barınyurt'un gereksinmelerinin karşılanmasına tahsis edilmiştir.

Kurum, görevlerine aşık gönüllülerin ve ehil yönetimlerin elinde gelişerek geleceğe doğru emin adımlarla ilerlemektedir. Bu gün kurumu bekleyen en önemli sorun Cemaat yönetiminin ön gördüğü küçülerek büyüme programı çerçevesinde, Matan Baseter - Barınyurt ile İhtiyarlara Yardım Derneği'nin aynı çatı altında toplanması projesidir.

Barınyurt ve İhtiyarlara Yardım Derneği, Haziran 2014 tarihinden itibaren "OR YOM" adı altında hizmet vermeye başlamıştır.

Halen Matan Baseter'in 270'i aşkın yardım dosyası ile Or Yom'un yaklaşık 120 pansiyoneri bulunmaktadır.

 

Derleyen : Naim A. GÜLERYÜZ

Bağışlarınız için

Bağışlarınızla Daha Güçlüyüz

Tasarım: Robert Zilberman

© 2022 Tüm hakları Neve Şalom Sefarad Sinagogları Vakfına aittir.

Kişisel verilerin işlenme ve aktarım amaçları ile kişisel veri toplama yöntem ve hukuki sebepleri hakkında bilgi edinmek üzere ulaşabilirsiniz.

KVKK